Koronavirüs salgını nedeniyle alınan önlemler kapsamında işverenler çalışanları açısından birçok yeni uygulamayı hayata geçirmek zorunda kalmıştır. Müvekkillerimiz tarafından sorulan sorular üzerine, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve ikincil mevzuatının getirdiği yükümlülükler kapsamında, işverenin çalışanlarına aydınlatma yapma ve özellikle sağlık verilerinin işlenmesi için açık rıza alınması yükümünün devam ettiğini vurgulamakta fayda görüyoruz. Başka bir deyişle, salgın hastalıklar durumunda kişisel verilerin kamu yararı, halk sağlığı gibi gerekçelere dayanarak sınırsız olarak işlenebileceğini söylemek KVKK açısından mümkün değildir.
KVKK’nın 10. maddesi uyarınca veri sorumluları, her bir veri işleme faaliyetine ilişkin olarak kişisel verilerin elde edilmesinden önce veya en geç, elde edilmesi anında kişisel veri sahibine aydınlatma yapmakla yükümlüdür. Sağlık verisi KVKK’nın 6. maddesi ile özel nitelikli kişisel veriler arasında sayılmış ve bu verilerin işlenmesi açık rıza koşuluna bağlanmıştır. Olağanüstü bir hal olan salgın hastalıkla mücadele ediliyor olması KVKK’da belirtilen yükümlülüklerin askıya alındığı anlamına gelmemektedir.
Bu bağlamda örneğin, İçişleri Bakanlığı tarafından 21.03.2020 tarihinde yayınlanan “65 Yaş ve Üstü ile Kronik Rahatsızlığı Olanlara Sokağa Çıkma Yasağı Genelgesi” kapsamında, işveren, kronik rahatsızlığı olan çalışanlarını tespit edebilmek ve gerekli tedbirleri uygulayabilmek için sağlık raporu talep edebilecektir. Bu bilgi ve raporu talep ederken işveren, veri sorumlusu olarak KVKK’nın 10. maddesi uyarınca çalışanına aydınlatma yapma yükümlülüğü taşımaktadır.
Bu kapsamda işverenler, salgın hastalığın önüne geçebilmek amacıyla çalışanlarına sağlıkları ile ilgili soru yöneltebilmek ve sağlık verilerini işleyebilmek için öncelikle aydınlatma yükümlüğünü yerine getirmeli ve bunları işlemek için çalışanlarından açık rıza almalıdır. Açık rıza vermeyen çalışanların kişisel verilerinin işlenmesi ise KVKK’ya aykırılık teşkil ederek, işverenin idari yaptırımlarla karşılaşmasına sebep olabilecektir.
İşverenin çalışanın açık rızası olmaksızın sağlık verisini işleyemeyeceği kısıtlamasının istisnası, KVKK’nın 6. maddesinin 3. fıkrasında “…Sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi… amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebileceği” düzenlenerek getirilmiştir. Bu madde kapsamında işyeri hekimleri dahil doktorlar, hemşireler, sağlık personeli sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişilere örnek olarak gösterilebilecektir. Bu doğrultuda iş yeri hekimi tarafından çalışanların sağlık verilerinin işlenmesi durumunda, işverenin aydınlatma yükümlülüğü devam etmekle birlikte açık rıza alma zorunluluğu ortadan kalkacaktır. Ancak burada üzerinde durulması gereken nokta, sağlık verilerinin güvenli bir odada, işveren dahil olmak üzere işyeri hekiminden başka kimsenin erişemeyeceği şekilde saklanmasının gerekli olduğu; aksi takdirde işverenin çalışandan açık rıza almasının kaçınılmaz olduğudur.
Av. Hale Şenuysal
Uyarı: Yukarıdaki bilgi ve görüşlerimiz sadece yol gösterme amaçlıdır ve yasal tavsiye alma olarak değerlendirilemez. Vona Hukuk Bürosu, doğru ve güncel içerikli bilgiyi sağlamak için her türlü çabayı göstermektedir ancak, bu makalenin yayımlanmasından sonra yürürlüğe girebilecek olan yasa ve mevzuatlarda yapılan değişiklikler nedeniyle en güncel yasal gelişmeleri yansıtmayabilir. Bu nedenle, bu makaledeki hiçbir şey yasal tavsiye olarak görülmemeli ve herhangi bir karar vermeden veya bu makalede yer alan bilgilere dayanarak herhangi bir işlem yapmadan önce avukatlara danışmalısınız.
Bir cevap yazın