Kamu (amme) alacakları şahısların devlete, belediyelere, vergi dairelerine ve kamu kurumlarına olan borçlarıdır. Vergiler, harçlar, cezalar gibi asli alacaklar kamu alacaklarındandır. Kamu alacaklarının, tıpkı icra dairelerinde yapılacak olan ödemeler gibi asli ve fer’i alacağı, yani gecikmiş ödeme zammı bulunmaktadır. (Gecikme zammı amme alacaklarında %4,5 olarak belirlenmiştir – 21.05.2024)
Vergi daireleri, alacağın tahsili için yaptığı hacizlerde alacağını güvence altına almak amacıyla bütün menkul veya gayrimenkullere, borç miktarına bakılmaksızın haciz başlatabilmektedir.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde “Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir ‘ödeme emri’ ile tebliğ olunur,” denmiştir. Vergi dairesinin göndermiş olduğu bu ödeme emrinde, ödeme planı yer almakta; belirtilen sürelerde ödeme yapılmasının gerektiği, kişiye beyan edilmektedir. Vergi dairelerinde ödeme emri, devlet kurumları tarafından düzenlenen, vergi borcu veya amme alacaklarına ilişkin borcu bulunan ve bunu ödemeyen kişilere ihtar amacıyla gönderilen bir belgedir.
Ödeme emrine itiraz süresi, icra dairelerindeki 7 günlük süreden farklı şekilde 15 gün olarak düzenlenmiştir. Vergi mahkemesine yazılı bir bildirimde (dava açarak) bulunarak bu süre içerisinde ödeme emrine itiraz edilebilmektedir.
İtiraz edilmediği takdirde haciz süreci başlamaktadır. Vergi daireleri elektronik ortamda, mükellefin başta banka hesaplarına olmak üzere, taşınır ve taşınmazlarına haciz uygulamaktadır; bu süreç e-haciz olarak adlandırılmaktadır. Borç ödemesi yapmak veya borcun belirli bir kısmını ödemek suretiyle ilgili borçlar yapılandırılabilmekte hatta duruma göre vergi dairesi, diğer menkul değerlerdeki hacizleri, yapılacak kısmi ödemelerle kaldırabilmektedir.
Vergi daireleri tarafından konulan hacizlerde “Likit bir alacak varken daha az likit olan bir alacağa haciz konulmaz,” prensibi uygulanmaktadır. Burada likiditeden kasıt, bir mal varlığının satımının güçlüğünün ve kolaylığının değerlendirilmesidir. Örnek olarak; bir amme alacağı için araçlar üzerinde haciz varsa bu hacizlerin kaldırılıp yerine gayrimenkullere haciz konulması taleplerinin kabul edilmemesinden bahsedebiliriz. Çünkü gayrimenkuller daha değerli mal varlıkları olmakla birlikte, satılarak paraya çevrilmesi daha güçtür ve vakit almaktadır.
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde “Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir ‘ödeme emri’ ile tebliğ olunur,” denmiştir. Vergi dairesinin göndermiş olduğu bu ödeme emrinde, ödeme planı yer almakta; belirtilen sürelerde ödeme yapılmasının gerektiği kişiye beyan edilmektedir. Gönderilmiş olan bu ödeme emri, ilgili ödemenin vergi dairesine yapılmasıyla son bulmaktadır. Vergi dairesinin göndermiş olduğu ödeme emrinin kişiye tebliğ edilmesi aynı zamanda tahsil edilebilirlik zamanaşımını da kesmektedir. Vergi hukukunda düzenlenen iki tür zamanaşımından da bu kapsamda bahsetmek isteriz:
Tarh Zamanaşımı – Tarh Zamanaşımının Durması
Tarh kelimesi “çıkarma, eksiltme” anlamlarında kullanılmaktadır. Kelime anlamından da anlaşılacağı gibi ilgili sürenin dolmasıyla vergi borcu re’sen (taraflar ileri sürmeden) ortadan kalkar, kişilerin buna ilişkin herhangi bir yere bildirimde bulunmasına gerek kalmamaktadır. Bunun sebebi ise ilgili borcun kamu alacağı olmasıdır. Vergi Usul Kanunu madde 114’te düzenlendiği üzere vergi alacağının doğduğu takvim yılını takip eden yılın başından başlayarak 5 yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmemesi durumunda zamanaşımına uğrar.
Vergi dairesinin matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurması halinde zamanaşımı durmaktadır. İlgili zamanaşımı takdir komisyonu kararının vergi dairesine tevdi edildiği günden itibaren işlemeye devam etmektedir. Takdir komisyonuna sevk edilen amme alacakları için zamanaşımının durması her halükârda 1 yıldır. 1 yılı aşan takdir komisyonuna sevk süreçlerinde zamanaşımı ise bir yılın sonunda otomatik olarak işlemeye devam eder.
Tahsil Zamanaşımı
Tahsil zamanaşımı ise tarh ve tebliğ süresinden sonra ortaya çıkan; 5 yıl içerisinde tahsil edilemeyen vergi borçlarının zamanaşımına uğrayacağına ilişkin hükümdür. Bu iki zamanaşımının ne zaman başlayacağına ilişkin en önemli husus vergi dairesinin, alacağının vadesini takip eden takvim yılının ardından gelen takvim yılında başlamasıdır. Örneğin 2023 Ağustos ayına ilişkin vergi alacağının zamanaşımı bir sonraki yıl olan 2024 yılı Ocak ayında başlamaktadır.
Bu iki tür zamanaşımını özetleyecek olursak; tarh zamanaşımı, tebliğe çıkarılmayan, kişi adına ödeme emri düzenlenmeyen hallerde; tahsil zamanaşımı ise tebliğden sonraki 5 yıllık süreçte borcun tahsil edilemediği hallerde ortaya çıkar.
Tahsil zamanaşımını kesen ve durduran haller bulunmaktadır.
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunu 103. madde bu halleri düzenler;
Aşağıdaki hallerde tahsil zamanaşımı kesilir: 1. Ödeme, 2. Haciz tatbiki, 3. Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat. 4. Ödeme emri tebliği, 5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi, 6. Yukarıdaki 5. Sırada gösterilen muamelelerden herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması, 7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi, 8. Amme alacağının teminata bağlanması, 9. Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi, 10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi. 11. (Ek: 25/12/2003-5035/5 md.) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.
Yukarıda belirtilen hallerden birinin gerçekleşmesi halinde zamanaşımı kesilir, kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı tekrar en baştan işlemeye başlar. Örnek verecek olursak; tahsil zamanaşımı 2025 yılında sona erecek olan bir amme alacağı söz konusuysa ve Kasım 2022 senesinde borçlu mal bildiriminde bulunduysa, zamanaşımı süresi kesilecektir. “Bir sonraki takvim yılından itibaren tekrar işler’’ ibaresi gereği 2023 yılı başından itibaren 5 yıllık tahsil zamanaşımı süresi yeniden başlar ve 2028 yılında sonlanır.
Bu hususa ilişkin diğer önemli noktalar ise;
- Mahsuben yapılan tahsilat, tahsil zamanaşımı süresini keser.
- Başka bir alacakla ilgili ödeme emri zamanaşımını kesmez.
- Gecikme zammı asılla birlikte zamanaşımına uğrar.
Tahsil zamanaşımını durduran halleri ise Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Kanunu 104. madde düzenlemektedir;
“Borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya terekesinin tasfiyesi işlemi yapılması, Kanun’da yazılan bu sebeplerin borçlu nezdinde takibat yapılmasına imkan vermemesi gerekmektedir.’’ Bu maddede belirtilen hallerde zamanaşımı süresi durmakta ve kalan süre işlemeye devam etmemektedir.
Ödeme Emrine İtiraz/İptal Davasına İlişkin Süreç
Yukarıda anılan, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un 55. maddesinde “… 15 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları…” ifadesinden anlaşılacağı üzere kişiler tebliğ tarihinden itibaren bu süre zarfında vergi mahkemelerine yürütmeyi durdurma davası açabilmektedir. Borcun, mükellefin borcu olmadığı, borcun kısmen ödendiği, borcun zamanaşımına uğradığı iddialarının öne sürülebildiği 3 farklı ödeme emrine itiraz şekli bulunmaktadır. Açılan dava sonucunda eğer mükellef haksız çıkarsa tespit edilen miktarın %10’u oranında ceza niteliğinde zam tahsil edilmekteydi, 2022 senesinde ise Anayasa mahkemesi kararıyla bu uygulama kaldırılmıştır (2/8/2022 tarihli ve 31911 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 21/4/2022 tarihli ve Esas No:2021/119, Karar No:2022/48 sayılı kararı ile). Bu nedenle ödeme emrine itiraz etmeden önce, zamanaşımı süreleri oldukça önemli olduğundan hukuka uygun bir şekilde iptal gerekçelerinin olup olmadığının, alanında uzman hukukçular tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Stj Av. Arda Çaycoşar / (ed.) Av. & Arb. Barışcan Bilgiç
Uyarı: Yukarıdaki bilgi ve görüşlerimiz sadece yol gösterme amaçlıdır ve yasal tavsiye alma olarak değerlendirilemez. Vona Hukuk Bürosu, doğru ve güncel içerikli bilgiyi sağlamak için her türlü çabayı göstermektedir ancak, bu makalenin yayımlanmasından sonra yürürlüğe girebilecek olan yasa ve mevzuatlarda yapılan değişiklikler nedeniyle en güncel yasal gelişmeleri yansıtmayabilir. Bu nedenle, bu makaledeki hiçbir şey yasal tavsiye olarak görülmemeli ve herhangi bir karar vermeden veya bu makalede yer alan bilgilere dayanarak herhangi bir işlem yapmadan önce avukatlara danışmalısınız.
Bir cevap yazın