Tahkim, kanunların, tahkim yolu ile çözümlenmesine izin verdiği konular ile sınırlı olmak şartıyla, taraflar arasında doğmuş veya doğabilecek olan hukuki uyuşmazlıkların, mahkemeler yerine hakemler tarafından nihai olarak çözüme kavuşturulması yolu olarak ifade edilebilir. Bu şekliyle tahkim, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biridir. Tahkim usulü taraflarca ve hakemlerce belirlenebildiği için devlet mahkemelerine göre daha esnek bir yargılama hizmeti sunması, sonucun hızlı alınması nedeniyle kısa zamanda uyuşmazlığın çözümlenmesi, devlet mahkemelerinin aleniliğine karşı gizli olması, bağlayıcılığı, kesinliği ve icra edilebilirliği gibi özelliklerinden dolayı son dönemde sık tercih edilen uyuşmazlık çözüm yollarındandır.
Tahkim, zorunlu ve ihtiyari olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Zorunlu tahkim sürecinde, tarafların iradelerine bakılmaksızın tahkim yoluna gidilmesi mecburi tutulan hallerde hakemler yetkiyi doğrudan kanundan almaktadır. İhtiyari tahkim ise, tarafların mevcut veya ilerde gerçekleşebilecek uyuşmazlıklar için tahkim anlaşması yapmasıyla doğmaktadır. Bu durumda hakemler yetkiyi tahkim anlaşmasından almaktadır. Tahkim ile ilgili yasal düzenlemeler, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (“HMK”) ve Milletlerarası Tahkim Kanunu’nda (“MTK”) yer almaktadır.
Bir uyuşmazlıkta tahkim yolunun kullanılabilmesi için söz konusu uyuşmazlık tahkime elverişli olmalı ve taraflar, aralarındaki uyuşmazlığı karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarıyla ortaya koymalıdır. Hukukumuzda, zayıf tarafı veya kamu düzenini korumak gibi gerekçelerle bazı uyuşmazlıkların tahkime götürülmesine izin verilmemekte ve iki tarafın iradesine tâbi olmayan uyuşmazlıklar tahkime elverişsiz sayılmaktadır. Bu nedenle, bir uyuşmazlığın tahkime götürülebilmesi için, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri bir konuya ilişkin olması gerekir.
HMK ve MTK uyarınca tahkim anlaşmaları yazılı olarak yapılmalıdır. Yazılı şekil şartının yerine getirilmiş sayılması için tahkim anlaşması taraflarca imzalanmış bir belgeye veya taraflar arasında teati edilen mektup, telgraf, teleks, faks gibi bir iletişim aracına veya elektronik ortama geçirilmiş olmalı ya da dava dilekçesinde yazılı bir tahkim anlaşmasının varlığının iddia edilmesine, davalı tarafından cevap dilekçesinde itiraz edilmemiş olmalıdır. Tahkim anlaşmasının şeklen geçerli sayılabilmesi için tarafların imzalarını taşıması zorunlu değildir. Hukuk sistemimizde genel atıf yoluyla da tahkim şartı konulabileceği öğretide kabul edilmiş, HMK madde 412/3 ve MTK madde 4/2’de “Asıl sözleşmenin bir parçası hâline getirilmek amacıyla tahkim şartı içeren bir belgeye yollama yapılması hâlinde de tahkim sözleşmesi yapılmış sayılır” düzenlemesine yer verilmiştir. Tahkim sözleşmesinin, istisnai nitelikte olması sebebiyle sadece tarafları bağlayacağını belirtmek gerekir.
Uyuşmazlıklarda tahkim şartı ana sözleşmenin içinde bir madde olarak konulabileceği gibi ayrı/ek bir sözleşmeyle de tahkim şartı düzenlemesi yapılabilmektedir. Fakat Yargıtay, hem tahkimin hem de devlet mahkemelerinin yetkili olacağının öngörüldüğü hallerde tahkim şartını geçersiz, devlet mahkemelerini yetkili saymaktadır. Bu nedenle tarafların uyuşmazlıklar için tahkim şartını koyması halinde bunun açık, belirsizliğe yer vermeyecek şekilde düzenlenmesi daha sağlıklı olacaktır.
HMK madde 439/1’de hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceği, bu iptal davasının da Bölge Adliye Mahkemelerinde açılabileceği düzenlenmiştir. İptal davası açılmış olsa bile HMK madde 439/4’te “hakem kararına karşı iptal davası açılması kararın icrasını durdurmaz” şeklinde düzenleme yapmış, maddenin gerekçesinde “hakem kararlarının verildiği anda icra edilebilir hâle getirilmiş” olduğu belirtilmiştir.
Yukarıdaki özet bilgiler ışığında, müvekkil ve vekil avukat arasında düzenlenecek olan avukatlık ücret sözleşmelerinin Türk Borçlar Kanunu kapsamında iki tarafa borç yükleyen birer sözleşme olması ve tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edeceği nitelikte olması nedeniyle tahkime elverişli nitelikte olduğunu söylemek mümkündür. Avukatların, müvekkilleri ile düzenlemiş oldukları vekalet ücretine ilişkin sözleşmeler zaman zaman taraflar arasında uyuşmazlığa sebebiyet verebilmektedir. Özellikle, müvekkilin avukatı haksız azli veya avukatlık ücretinin ödenmemesinden kaynaklı uyuşmazlıklar sıklıkla ortaya çıkmakta, devlet mahkemelerindeki yargılama süreleri dikkate alındığında uyuşmazlığın çözümü oldukça uzun sürebilmektedir. Avukatlık ücret sözleşmelerine eklenecek olan tahkim şartıyla, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebileceği bu uyuşmazlık tahkim yoluyla çözümlenebilecektir. Böylelikle süreç taraflar açısından hızlı bir şekilde sonuçlanabilecektir. Ayrıca yukarıda belirtildiği gibi sürecin gizli olması, gizliliğe önem veren taraflar açısından da tercih edilme sebebi olarak ortaya çıkmaktadır.
Stj. Av. Arife Arıkanlı /(Ed.) Av. & Arb. Barışcan Bilgiç
Uyarı: Yukarıdaki bilgi ve görüşlerimiz sadece yol gösterme amaçlıdır ve yasal tavsiye alma olarak değerlendirilemez. Vona Hukuk Bürosu, doğru ve güncel içerikli bilgiyi sağlamak için her türlü çabayı göstermektedir ancak, bu makalenin yayımlanmasından sonra yürürlüğe girebilecek olan yasa ve mevzuatlarda yapılan değişiklikler nedeniyle en güncel yasal gelişmeleri yansıtmayabilir. Bu nedenle, bu makaledeki hiçbir şey yasal tavsiye olarak görülmemeli ve herhangi bir karar vermeden veya bu makalede yer alan bilgilere dayanarak herhangi bir işlem yapmadan önce avukatlara danışmalısınız.
Bir cevap yazın