Zamanla meydana gelen değişimler neticesinde çalışma alanlarında da farklı iş kolları ve yeni meslekler gündeme gelmiş, bu kapsamda daha önce yürürlükte olan ve katı kurallar içeren 1475 sayılı İş Kanunu’nda uygulama alanı giderek daralmaya başlamıştır. Bu kapsamda çalışma koşullarına esneklik sağlanabilmesi, günlük ve haftalık çalışma sürelerinin yeniden düzenlenebilmesi amacıyla 2003 yılında 4857 sayılı İş Kanunu yürürlüğe girmiştir.
Kanun’un 63. maddesinin 1. fıkrasında haftalık çalışma süresinin en fazla kırk beş saat olduğu ve aksi kararlaştırılmamışsa bu sürelerin iş yerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanması gerektiği, 2. fıkrasında ise tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresinin, iş yerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde on bir saati aşmamak koşuluyla farklı şekilde dağıtılabileceği; 41. maddesinin 1. fıkrasında ise haftalık kırk beş saati aşan çalışmaların fazla çalışma olduğu ancak iş yerinde denkleştirme uygulandığı hallerde, işçinin denkleştirme süresi toplamında haftalık ortalama çalışma süresinin, normal haftalık iş süresini aşmaması koşuluyla, bazı haftalarda toplam kırk beş saati aşsa dahi bu çalışmaların fazla çalışma sayılmayacağı hüküm altına alınmıştır. Belirtilen düzenlemelerle birlikte hem iş yerlerinde mesai kavramı belirli bir çerçeveye alınmak istenmiş hem de işçinin fiziksel ve ruhsal sağlığının korunması amaçlanmıştır.
Haftalık çalışma saatlerine ilişkin yapılan yasal düzenlemelere rağmen pek çok işverenin, ülkenin genel yararı yahut işin niteliği veya üretimin artırılması amacıyla bazı durumlarda yasal mesai saatlerinin dışına çıkılarak yeni bir mesai kavramı ve düzeni oluşturduğu görülmektedir. Böyle bir durumda haftalık yasal çalışma sürelerini aşan türde çalışmaların her durumda fazla mesai olarak nitelendirilip nitelendirilmeyeceği ise, işçi ve işveren arasında imzalanan sözleşmelerde yer verilen düzenlemelere göre ayrıca irdelenmelidir. Benzer bir düzenlemenin varlığı halinde işyerlerinde denkleştirme sisteminin uygulanıp uygulanmadığı yahut çalışılmayan sürelere karşılık ayrıca telafi çalışması yapılıp yapılmadığı da mesai sürelerinin takibi açısından önem arz etmektedir.
Kural olarak işyerlerinde uygulanan denkleştirme sistemi ve telafi çalışmaları esasen işçilerin korunması amacını da taşıyan esnek bir çalışma modelini ifade etmektedir. Bir başka ifade ile, denkleştirme sistemi ve telafi çalışması, İş Kanunu’nda yer verilen yasal çalışma sürelerinin tipik birer istisnasıdır.
Denkleştirme Uygulaması
Denkleştirme Esasına Göre Çalışma modeline hem 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesinde hem de bu kanuna göre hazırlanan İş Kanunu’na İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nde yer verilmiştir. Buna göre denkleştirme uygulanan iş yerlerinde; tarafların bu konuda yazılı olarak anlaşması halinde haftalık normal çalışma süresi olan 45 saatin, işyerinde haftanın çalışılan günlerine günde on bir saati aşmamak koşuluyla farklı şekilde dağıtılabileceği, bu durumda, yoğunlaştırılmış iş haftası veya haftalarından sonraki dönemde işçinin daha az sürelerle çalıştırılması suretiyle, toplam çalışma süresinin, çalışılması gereken toplam normal süreyi geçmeyecek şekilde denkleştirilmesine imkan tanınmıştır.
Kanun ve Yönetmelik uyarınca, denkleştirmenin iki aylık süre içerisinde tamamlanması gerekmekte, bu süre yalnızca toplu iş sözleşmeleri ile en fazla dört aya kadar uzatılabilmektedir. Bununla beraber, kanun uyarınca 2 aylık sürede denkleştirme yapılsa bile yine de günde 11 saati aşan bir çalışma veya gece 7,5 saatin üzerinde bir çalışma yapılması halinde yine de fazla mesai ödemesi gündeme gelebilecektir. Bir örnek üzerinden açıklamak gerekirse 2 ay olarak belirlenen bir denkleştirme sisteminde, 8 haftalık bir çalışma dönemi oluşturulmaktadır. İşçilerin ilk 4 hafta 53 saat, son dört hafta ise 37 saat çalışma yapılması halinde ilk 4 hafta için 212 saat, son dört hafta için ise 148 saat çalışma yapılacak ve 8 haftada toplam 360 saat olmak üzere haftada 45 saatlik çalışma yapılmış olacaktır. Haftada 45 saatlik çalışma yasal çalışma saati olduğundan herhangi bir fazla mesai ücreti gündeme gelmeyecektir. Bununla beraber, bahsi geçen ilk dört haftada 53 saat yerine 75 saat çalışma yapılması halinde ve kalan 4 haftada daha az bir çalışma yapılarak bu durum denkleştirmeye çalışılır ise, günde 11 saatten fazla bir çalışma yapılacağından işçinin fazla mesai alacağı gündeme gelebilecektir.
Turizm sektöründe çalışan işyerleri için ise dört aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresinin, normal haftalık çalışma süresini aşamayacağı; denkleştirme süresinin ise toplu iş sözleşmeleri ile altı aya kadar arttırılabileceği düzenlenmiştir.
Denkleştirme sistemi uygulanan iş yerlerinde işveren, denkleştirme yapılacak dönem içinde günlük ve haftalık çalışma süreleri ile denkleştirme süresi uygulamasının başlangıç ve bitiş tarihlerini yönetim hakkı kapsamında tek başına belirleme yetkisine sahiptir. Bununla beraber, iş sözleşmesinde denkleştirme yapılacağına ilişkin bir düzenleme yoksa ve işçi tarafından da bu yönde bir rıza verilmezse işverenin tek taraflı olarak denkleştirme uygulamasını benimsemesi mümkün değildir. İşverene tanınmış yönetim hakkı, denkleştirmenin tek başına belirleme yetkisine imkân tanımamaktadır.
İşveren ve işçinin anlaşması halinde ise, denkleştirme sürelerinin farklı takvim yıllarında da uygulanması mümkün olduğu gibi, denkleştirmenin yapılacağı ayı belirlemelerine rağmen başlangıç tarihini belirlememeleri durumunda ise bu süre genel hükümler çerçevesinde ayın birinden itibaren başlamış sayılmaktadır.
Denkleştirme döneminin aralıksız olarak kullanılması gerekmektedir. Yasal düzenlemeler uyarınca, bir takvim yılı birbirini takip etmeyecek şekilde seçilen iki farklı ayın denkleştirme dönemi olarak belirlenmesi mümkün değildir. Ayrıca işçinin raporlu veya izinli olduğu dönemlerin de denkleştirme döneminde dikkate alınmaması gerekmektedir.
İş yerinde denkleştirme esasına göre yapılacak çalışmalarda fazladan bir çalışma olmadığı için işverenin işçiye ayrıca fazla çalışma ücreti adı altında ödeme yapması yükümlülüğü bulunmamaktadır. Bu uygulama nedeniyle işçinin ücret ödeme zamanında ve miktarında herhangi bir değişiklik olmamaktadır.
Telafi Çalışması
Tıpkı denkleştirme uygulamasında olduğu gibi telafi çalışmasına da hem 4857 sayılı İş Kanunu’nun 64. maddesinde hem de kanuna göre hazırlanan İş Kanunu’na İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nde yer verilmiştir. Buna göre zorunlu nedenlerle işin durması, ulusal bayram ve genel tatillerden önce veya sonra iş yerinin tatil edilmesi veya benzer nedenlerle iş yerinde normal çalışma sürelerinin önemli ölçüde altında çalışılması veya tamamen tatil edilmesi ya da işçinin talebi ile kendisine 4857 sayılı İş Kanunu, iş sözleşmeleri ve toplu iş sözleşmeleri ile öngörülen yasal izinleri dışında izin verilmesi hallerinde, işçinin çalışmadığı bu sürelerin telafisi için telafi çalışması yaptırılması mümkün hale getirilmiştir.
İş yerinde telafi çalışması yaptırılması halinde; işveren tarafından bu çalışmanın 4857 sayılı İş Kanunu’nun 64’üncü maddesinde sayılan nedenlerden hangisine dayandığını açık olarak belirlemesi, hangi tarihte çalışmaya başlanacağını ise açıkça işçiye bildirmesi gerekmektedir.
Denkleştirme sürelerine ilişkin yasal düzenlemeden farklı olarak telafi çalışması için dört aylık sürenin toplu iş sözleşmeleri ile belirli bir oranda uzatılabileceğine ilişkin bir düzenlemeye Kanun’da yer verilmemiştir. Telafi çalışması kural olarak Kanun’da öngörülen sebeplerle çalışmanın kısmen veya tamamen durdurulduğu dönemin sona ermesinden sonraki bir tarihte, kaynağını oluşturan zorunlu nedenin ortadan kalkması ve işyerinin normal çalışma dönemine başlamasını takip eden 4 ay içerisinde yaptırılması gerekmektedir. Telafi çalışması, günlük en çok çalışma süresi olan 11 saati aşmamak koşuluyla günde en fazla 3 saat olmalıdır. Günde 9 saat çalışma yapan bir işçiye 3 saatlik bir telafi çalışması yaptırılması mümkün değildir. Bu durumda gönde 11 saatlik çalışma kuralına aykırı hareket edileceğinden işçinin fazla mesai alacağı talep etme imkânı doğmaktadır.
Hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatillerde kural olarak telafi çalışması yapılması mümkün değildir. İş yerinde haftalık çalışma süresinin haftanın beş günü yapılması ve cumartesi günü herhangi bir çalışma yapılmaması halinde ise cumartesi gününde de telafi çalışması yapılmaması gerekmektedir. Zira, cumartesi günleri çalışmamak işçi için kazanılmış bir hak olup, herhangi bir yazılı düzenleme olmasa dahi, iş yerinde daha önce cumartesi çalışmayan bir işçinin cumartesi günü telafi çalışması yapmaya zorlanması işçi yönünden çalışma koşullarında esaslı değişiklik teşkil edecektir ve bu durum işçiye iş sözleşmesini haklı sebeple feshetme imkânı tanımaktadır.
İş Kanunu’nda telafi çalışması yapılabilmesi için denkleştirme uygulamasına kıyasla işçiden onay alınmasına ilişkin açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir. Kanun’da telafi çalışmasını gerektiren şartlardan birinin varlığı halinde işverene, işçinin rızasını aramaksızın telafi çalışmasını yapmayı talep etme hakkı sağlanmıştır. Bununla beraber, işçinin rızası aranmaksızın işverenin tek taraflı iradesiyle telafi çalışması yaptırabilmesi için işçiye çalışmamış olduğu yani telafi çalışmasını gereken süreye ilişkin ücretinin ödenmiş olması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle ücretsiz geçen bir sürenin (örneğin ücretsiz izin dönemi) telafisi söz konusu olamayacağından, işverenin ayrıca işçiden telafi çalışmasını talep etme imkânı bulunmamaktadır.
Sonuç olarak, denkleştirme uygulaması ve telafi çalışması, hukukumuzda mesai saatlerine yönelik esneklik ilkesinin bir yansımasıdır, her iki uygulamada da işveren temerrüdü ve fazla çalışma hükümlerinin uygulanmasının önüne geçilmeye çalışılmakta ve çalışılmayan veya daha az çalışılan sürelerin başka bir zamanda günlük çalışma sürelerini aşmayacak şekilde çalışılarak telafi edilmesi esasına dayanmaktadır.
Telafi çalışmasının şartları kanun koyucu tarafından açıkça belirtilmesine rağmen, denkleştirme esası uygulaması için herhangi bir şart öngörülmemiştir. Yine telafi çalışmasının dört ay içinde yapılacağı düzenlenmiş, denkleştirme esasının ise tarafların anlaşması ile en fazla iki ay, toplu iş sözleşmeleri ile de en fazla dört ay uygulanabileceği hüküm altına alınmıştır. Telafi çalışmasının yapılabilmesinin şartları genel itibariyle Kanun’da belirtilmiş olduğundan kural olarak işçinin rızasının alınmasına gerek bulunmamaktadır. Denkleştirme uygulamasının şartları ise Kanun’da açıkça belirtilmediğinden tarafların yazılı olarak bu konuda anlaşması gerekmektedir.
Av. & Arb. Ceren Görürgöz
Uyarı: Yukarıdaki bilgi ve görüşlerimiz sadece yol gösterme amaçlıdır ve yasal tavsiye alma olarak değerlendirilemez. Vona Hukuk Bürosu, doğru ve güncel içerikli bilgiyi sağlamak için her türlü çabayı göstermektedir ancak, bu makalenin yayımlanmasından sonra yürürlüğe girebilecek olan yasa ve mevzuatlarda yapılan değişiklikler nedeniyle en güncel yasal gelişmeleri yansıtmayabilir. Bu nedenle, bu makaledeki hiçbir şey yasal tavsiye olarak görülmemeli ve herhangi bir karar vermeden veya bu makalede yer alan bilgilere dayanarak herhangi bir işlem yapmadan önce avukatlara danışmalısınız.
Bir cevap yazın