Avrupa Konseyi, 11 Kasım 2019 Tarih ve 2019/1890 sayılı düzenlemesi ile Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerine karşı uygulanacak kısıtlayıcı önlemlere ilişkin bir çerçeve belge kabul etmiştir. Çerçeve belge, bölgede hidrokarbon sondajı yapmakla sorumlu veya bağlantılı kişi ve kurumlara yaptırım uygulama olanağı sağlamaktadır. Yaptırımların içeriğini, kişi ve kurumların Avrupa Birliği bölgesine seyahat yasağı ve mal varlığının dondurulması oluşturmaktadır.
Düzenleme, işbu düzenleme veya yetkili makam tarafından yetkilendirilmedikçe, yaptırım uygulanan kişi ve kurumlarla hemen hemen tüm ticari faaliyetlerin yasaklanmasını hedeflemiştir. Yetkili makamlar, düzenleme uyarınca uygun gördükleri koşullar altında dondurulmuş fonların veya ekonomik kaynakların serbest bırakılmasına izin verebilecektir.
Her iki tarafın da birbirine ihtiyacı vardır. Avrupa bloğunun göçmenlik, NATO, terörle mücadele ve enerji iletimi konusunda Türkiye’ye, Türkiye’nin ise ticari faaliyetlerine devam edebilmek için AB’ye ihtiyacı vardır. Düzenlemenin, BM Güvenlik Konseyi’nin uluslararası hukuk ve prosedürlerini ihlal ettiği ve ilgili tarafların, tüm tarafları farklı bakış açılarından tatmin edebilecek ortak bir anlayışa nihayet ulaşacağına inanıyoruz.
Avrupa Konseyi’nin anılan açıklamasından sonra beklenen, yaptırımların uygulanacağı kişi ve kurumlara ilişkin açıklama 27 Şubat 2020’de yapıldı. Bu açıklama ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Yönetim Kurulu üyesi ve Genel Müdür Yardımcısı ile TPAO Araştırma Daire Başkanlığı Müdür Yardımcısı’na “Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama faaliyetlerini planlama, yürütme ve uygulamadan” sorumlu oldukları gerekçesiyle kısıtlayıcı tedbir uygulanacağı açıklandı.
Konsey’in kabul ettiği çerçevede bu kişilerin mal varlıklarının dondurulacağı, AB’den birey ve kuruluşların, listelenen iki kişi için fon veya ekonomik kaynak sağlamasının yasaklandığı belirtildi.
Türk Dışişleri Bakanlığı, 28 Şubat 2020 tarihinde yaptığı 58 No’lu yazılı açıklama ile bu yaptırım kararına tepki gösterdi ve kararın Türkiye için değerinin bulunmadığı ifade edildi. Bakanlıkça yapılan açıklama ile AB’nin uluslararası bir mahkeme gibi hareket etme yetkisi olmadığı vurgulandı ve sınırlandırılmamış ihtilaflı deniz yetki alanlarını nihai deniz sınırları gibi gösteremeyeceği belirtildi.
Uyarı: Yukarıdaki bilgi ve görüşlerimiz sadece yol gösterme amaçlıdır ve yasal tavsiye alma olarak değerlendirilemez. Vona Hukuk Bürosu, doğru ve güncel içerikli bilgiyi sağlamak için her türlü çabayı göstermektedir ancak, bu makalenin yayımlanmasından sonra yürürlüğe girebilecek olan yasa ve mevzuatlarda yapılan değişiklikler nedeniyle en güncel yasal gelişmeleri yansıtmayabilir. Bu nedenle, bu makaledeki hiçbir şey yasal tavsiye olarak görülmemeli ve herhangi bir karar vermeden veya bu makalede yer alan bilgilere dayanarak herhangi bir işlem yapmadan önce avukatlara danışmalısınız.
Bir cevap yazın