• Menu
  • Skip to left header navigation
  • Skip to right header navigation
  • Skip to main content
  • Skip to secondary navigation
  • Birinci sidebar'a geç
  • Alt alana geç

Before Header

  • facebook
  • twitter
  • linkedin
  • volume-control-phone

  • Anasayfa
  • Hakkında
    • Ekibimiz
  • Çalışma Alanları
    • İş Hukuku
    • Sağlık & İlaç Hukuku
    • İcra Hukuku & Alacak Tahsili ve İflas Hukuku
    • Kişisel Verilerin Korunması
    • Beyaz Yaka Suçları
    • Ticaret Hukuku
    • Gayrimenkul & İnşaat & İmar Hukuku & Kiralama & Bina Yönetimi
    • Şirketler Hukuku
    • Enerji Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • Uyuşmazlık Çözümü
  • Projeler
    • Sağlık & İlaç
    • Enerji
    • İş Hukuku
    • KVKK Uyum
  • Yazılar
    • İş Hukuku
    • KVKK
    • Sağlık Hukuku
    • Tüketici Hukuku
    • Ticaret Hukuku
    • Borçlar Hukuku
    • Gayrimenkul Hukuku
    • Ceza Hukuku
    • Medeni Hukuk
    • Usul Hukuku
    • Vergi
    • Bilişim Hukuku
    • Trafik
    • Genel
  • Sosyal Sorumluluk
    • Çevre Duyarlılığı
    • Kadın İstihdamı
  • Etik & Uyum
  • İletişim
  • Hakkında
    • Ekibimiz
  • Çalışma Alanları
  • Projeler
  • Yazılar
  • Sosyal Sorumluluk
  • Etik & Uyum
  • İletişim

Mobile Menu

Tutuklama ve Tutuklamanın Şartları

Ceza Muhakemesi Hukuku’nda şüpheli ya da sanık yönünden kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması durumunda geçici olarak başvurulan koruma tedbirine tutuklama denir.

Anayasa’daki düzenlemeye göre ‘‘Suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler, ancak kaçmalarını, delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek maksadıyla veya bunlar gibi tutuklamayı zorunlu kılan ve kanunda gösterilen diğer hallerde Hakim kararıyla tutuklanabilir.’’ Buna göre tutuklama, ancak ve ancak Hakim veya Mahkeme kararı ile mümkündür. Bu anayasal kuralın başkaca bir istinası söz konusu değildir.

Tutuklama, koruma tedbiri yönünden son çare olarak başvurulması gereken ağır bir tedbir türüdür. Bu nedenle tutuklama şartları gerçekleşmiş olsa bile tutuklama kararı verilmek zorunda değildir. Bu anlayışla Kanunumuz mümkün olduğu ölçüde tutuksuz yargılamayı öncelemektedir.

Tutuklama için öncelikle kuvvetli suç şüphesini gösteren somut bir delil ve tutuklama nedeninin bulunması gerekmektedir.

CMK md.100/2’ye göre şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa tutuklama nedeni söz konusudur. Aynı şekilde şüpheli veya sanığın davranışları; delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme, tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa hakkında tutuklama kararı verilebilecektir.

Kanun koyucu, tutuklama nedenleri olmasa da bazı suçlar yönünden tutuklama yapılabilmesine olanak sağlamıştır. Buna göre CMK md.100/3’te sayılan katalog suçların (kasten öldürme, çocukların cinsel istismarı, uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti vd.) işlendiği hususunda somut delillere dayanan kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde tutuklama nedeni var sayılmıştır.

Diğer taraftan; tutuklama nedeni ve kuvvetli suç şüphesini gösteren somut bir delil bulunsa da sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.

Bu bakımdan işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez. Kanun koyucu, diğer koruma tedbirlerinde olan ölçülülük ilkesini tutuklama yönünden özel olarak vurgulamıştır.

Av. Mustafa Aydın

Uyarı: Yukarıdaki bilgi ve görüşlerimiz sadece yol gösterme amaçlıdır ve yasal tavsiye alma olarak değerlendirilemez. Vona Hukuk Bürosu, doğru ve güncel içerikli bilgiyi sağlamak için her türlü çabayı göstermektedir ancak, bu makalenin yayımlanmasından sonra yürürlüğe girebilecek olan yasa ve mevzuatlarda yapılan değişiklikler nedeniyle en güncel yasal gelişmeleri yansıtmayabilir. Bu nedenle, bu makaledeki hiçbir şey yasal tavsiye olarak görülmemeli ve herhangi bir karar vermeden veya bu makalede yer alan bilgilere dayanarak herhangi bir işlem yapmadan önce avukatlara danışmalısınız.

Previous Post: « İkale (Bozma) Sözleşmesi ve Makul Yarar Kavramı
Next Post: İş sözleşmelerine Getirilen Rekabet Hükümleri ve Bunun Çalışma Hürriyetine Etkisi »

Okuyucu Etkileşimi

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Footer

Adres

Vona Hukuk Bürosu
(0216) 372 28 16

Caddebostan Mahallesi Prof. Dr. Hulusi Behçet Cad. No: 14 K: 7 D: 8 34728 Kadıköy/İstanbul

İletişim

Bizimle iletişime geçin, avukatlarımızın istek ve ihtiyaçlarınız doğrultusunda sizinle ilgilenmelerini sağlayın.
Bizimle iletişime geçin →

Bizi sosyal medyadan takip edin.

  • facebook
  • twitter
  • linkedin
  • Yazılar
  • Çalışma Alanları
  • Sosyal Sorumluluk
  • Duyurular
  • Yasal Uyarı
  • Gizlilik

Site Footer

© 2020 Vona Hukuk Bürosu – Tüm hakları saklıdır.| Buba Dijital Ajans